19 Nisan 2015 Pazar

MiniDostluk 4 - Piknik

Geçtiğimiz cuma günü bir parkın çimenlerinde kız kıza piknik yaptık :)


İyi bir dost, evde çarçabuk hazırlanmış atıştırmalıklar (Arzu ablanın turşu kavurması enfesti), bir örtü, bir kaç oyuncak... İşte çocuklarla keyifli bir gün yaşamak bu kadar basit. 

Hayat akıp giderken bir şeyleri kaçırdığım hissine kapılıyorum hep... Çünkü anı yaşayamıyorum! Kafamda hep ya geçmiş ya gelecek kaygısı... Akşama ne pişirsem? Makinayı çalıştırmış mıydım? Yarın hangi etkinliği yapacağız? Şu camları bir silemedim gitti! Dün parktaki kadın çocuğa ne kadar da bağırdı :( gibi. Bu düşünceler, o anın güzelliğini kaçırmama sebep oluyor. Yetişkin kişi kaygılarla boğuşup hayatı buğulu camlar arkasında izlerken çocuk kaygısız ve net. Tüm duygularıyla, tüm benliğiyle o anda yaşıyor. 5 dakika önce düşmüş mü umurunda değil, kalkıyor ve oyununa devam ediyor. Yerde bir karınca görüp dakikalarca onu izleyebiliyor ya da gökyüzünde uçan küçücük kuşları fark edip heyecanlanıyor. Çocuk gerçekten yaşıyor, yetişkin yaşadığını sanıyor...

O gün Arzu abla Eylül Ada ile neşe içinde koşturuyor ve Azra oyuncaklarıyla oynuyorken ben, çimenlerin üzerinde oturmuş parkta oynayan çocukları izliyor ve bunları düşünüyordum. Anı yaşamak bu kadar zor olmamalı dedim ve bir yerlerden başlamaya karar verdim. Bu benim hayatım için olduğu kadar Azra için de önemli, çünkü anı yaşamayan kişiler çocukla kaliteli zaman geçirmekte çok zorlanıyorlar. Oyun oynamaktan sıkılıyorlar, acele ediyorlar ya da bir şekilde sıvışmaya çalışıyorlar. Tabii bu konu üzerinde çok çalışmalıyım, yılların alışkanlığı öyle çabuk değişmiyor. Neyse buraya da yazdım iyi oldu, unutmayayım!

Gelelim bizim kızlara :) Azra'nın bebek sevdası ne olacak bilemiyorum. Her yerde bebekle geziyor, tahterevalliye bindiriyor, sallıyor, yemek yediriyor, bezliyor, yıkıyor vs.. Anneanne oldum resmen. Yalnız bunu tüm bebeklere hatta peluş ayıcıklara da yapıyor yani tek bebekte takıntılı değil. Bakalım geçici bir şey mi yoksa iyi bir anne olmaya giden yola mı girdi şimdiden :) Meraktayız...


Azra parkın içinde elinde bebeği aheste aheste salınırken Eylül Ada parkı keşfe çıktı, zirvelere tırmandı :) Arzu abla da onun peşinde. Ona bakınca ben rahatmışım dedim ya... Bizimki koşmuyor bile. Yapısı böyle kızın, sakin! Ben de istiyorum ki koşsun biraz. İnsan oğlu işte, hep elinde olmayanda gözü var :)


Bu arada Eylül Ada saçlarımı beğenmedi, bu işe bir el atmak lazım dedi :) Tokamı söktü attı ve saç şekillendirme işlemlerine başladı. Onu gören masum köylü Azra da hemen kucağımda bitti tabii. Biri o yandan biri buyandan oh değmeyin keyfime.

Arzu ablamın sohbeti her zaman ki gibi şahaneydi zaten... Harika bir gündü bizim için anlayacağınız, şiddetle tavsiye olunur :) Kapın çocukları, doğru pikniğe...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder