30 Kasım 2014 Pazar

Kırmızı Keşif Kutusu

Montessori etkinliklerimize renkleri tanıtarak başlamaya karar verdim. Öncelikle ana renkler üzerinde çalışacağız. Geçen hafta kırmızı haftasıydı. Yaptığımız etkinlikleri bu hafta paylaşacağım. Bu hafta sarı, haftaya da maviye geçeceğim. Daha sonra ise üçü üzerinde bir kaç ay duracağız sanırım.

Azra artık 12 aylık ve en sevdiği şey keşfetmek. İçinden gelen bitmek bilmez bir istek ve enerjiyle sürekli yeni şeyler öğreniyor. Cisimleri evirip çevirip incelemek, tadına bakmak, yere atmak, duvara vurmak gibi öğrenme yöntemleri var :) Bundan dolayı değişik eşyaların olduğu bir kutuyu önüne koyduğumda çok hoşuna gidiyor. Bir müddet konsantre olup ilgileniyor. Daha önce ufak çapta keşif kutuları yapıyordum ama bu kutumuz temalı oldu.

İşte kırmızı temalı keşif kutusu :)


Bu kutumuz hafta boyunca rafımızda durdu, istediğimiz zaman döküp inceledik :) Kutunun en güzel yanı kapları iç içe koyma, kule yapma, kaplara top koyma, annenin saçına taç takma gibi  çok çeşitli oynama şekilleri olması. Her seferinde de kırmızı kelimesi üzerine vurgu yaptık. Gerçi Azra çoğu zaman "Ne kırmızısı yaaa, yeniliyor mu bunlar anne sen bana onu söyle" dercesine her şeyi kemirme durumunda olsa da anne kız keyifli oyunlar oynadık, mutluyuz :)

Kırmızı temalı etkinliklerimiz devam edecek...

Devamını Oku »

29 Kasım 2014 Cumartesi

Açma Kapama Oyunu

Montessori'de 0-3 yaş arası için en önemli etkinlikler duyusal oyunlar ve günlük yaşam becerileri. Kapak açma ve kapatma çalışmaları günlük yaşam becerilerinin başta gelenlerinden. Aynı zamanda kızımın en çok sevdiği etkinliklerden biri. Gerçi sadece açmayı seviyor , genelde kapatmak bana düşüyor :).  Ne zaman odasına girsem tüm kapakları açılmış buluyorum. Bazen de açıp bana getiriyor. 

Montessori etkinliklerinin bir diğer özelliği de tepsi içinde veya belli bir alan (kutu) içinde sunuluyor olması. Yerde yapılacak etkinlikler için de küçük kilimler kullanılıyor. Çocuk oyun oynarken sınırlı bir alan içerisinde sınırsız özgürlüğe sahip oluyor. Mesela Montessori okul öncesi eğitim kurumlarında çocuklardan biri kilim açmış ve üzerinde bir oyun oynuyorsa öğretmenler dahil hiç kimse onun oyununa müdahale edemiyor. Eğer çocuk izin verirse diğer çocuklarla birlikte oynayabiliyorlar.

Biz şimdilik kilim kullanmıyoruz, tepsilerle başladık. Azra henüz tam farkında değil. Ama bazen gidip tepsiyi getirmeye çalışıyor. Amacım bir oyunu tepsisiyle masaya getirip oynaması ve oynadıktan sonra tepsiyi eski haline getirip yerine koyması. Bu alışkanlığı oluşturmak zaman alacak ama yılmak yok :) Tepsilerimizi ahşap hobi dükkanından aldım. Azra'nın taşıyabileceği kadar küçük ve çok tatlılar :)
 İşte açma kapama oyunumuz...

 Bu etkinlik için çok farklı kutular kullanılabilir ama ben şimdilik çok karıştırmak istemedim, kolay olanlarla başladım.
 İşimizde gayet ciddiyiz :)


Devamını Oku »

27 Kasım 2014 Perşembe

Evde Montessori - Hazırlanmış Çevre

Montessori eğitim metoduyla kızıma hamileyken tanıştım. Önceleri ay ne hoşşş, ne güzel şeyler yapıyorlar diyerek takip ettiğim bloglar, Azra büyüdükçe ciddiyetle incelediğim sayfalara dönüştü. Makaleler okumaya, videolar izlemeye başladım. Öğrendikçe uygulayasım, uyguladıkça öğrenesim geldi. Montessori artık istinasız her gün yeni bir şey öğrendiğim ve bir öğretmen ciddiyetiyle uygulamaya çalıştığım bir eğitim felsefesi benim için.

Montessori eğitimini anlatmaya kalksam işin içinden çıkamam. Ben uygulamalarımı paylaşmayı tercih ediyorum. Fakat önce işin felsefesini öğrenmek isteyenler için bir kaç link paylaşacağım;

Montessori felsefesini ana hatlarıyla kavrayıp bir şeyler yapmaya çabaladığımda ilk olarak Azra'nın odasında düzenlemeler yaptım çünkü Montessori eğitimi "hazırlanmış çevre" üzerine kurulmuş. Yetişkinin ilk görevi çocuğa onun doğal gelişimini destekleyecek bir çevre hazırlamak. Bu çevrede çocuk iç güdülerini kullanarak yeni şeyler öğrenecek ve yaşam becerilerini kazanacak. Özellikle 0-3 yaş arasındaki çocuklarda çevre çok daha önemli çünkü çocuk yeni yeni hareket kabiliyeti kazanırken çevresi onun bağımsız bir biçimde hareket edebilmesine ve "emici zihin" sayesinde kendi kendine öğrenmesine olanak sağlamalıymış. İşte bu bilgilerden yola çıkarak ve elimdeki imkanları kullanarak hazırladığım ilk oda düzeni:

O zamanlar henüz yeni yeni emeklemeye, tutunup kalkmaya çalışıyordu. Odasında rahat rahat hareket edebilmesi için geniş bir alan oluşturdum. Elimdeki tek resim bu fakat odanın diğer tarafında alçak bir yatak var. Akşamları yanımızda uyuyor fakat gündüzleri çoğunlukla orada yatıyor. Duvara da bir ayna sabitlemiştik. Ayna bebeklerde kendiyle ilgili farkındalık yaratmak için çok önemli. Çok ilgilerini çekiyor. Sevdiği oyuncakları ulaşabileceği şekilde yerleştirmiştim. Ayrıca düzenli aralıklarla oyuncakları değiştiriyordum. Bir anda tüm oyuncaklarını sergilemiyordum. Odası çoğunlukla aynen bu şekilde düzenli duruyordu ki hala daha öyle. Düzen bebekler için çok önemli. Ne kadar dağıtmayı sever gibi görünseler de her şeyi her istediğinde aynı yerde bulmak, eşyaya hakimiyet kurmasını sağlıyor ve güven duygusunu pekiştiriyormuş. Bu yüzden sürekli topluyorum. Azra odadan çıkar çıkmaz ben giriyorum :) Çok oyuncak olmadığı için toparlamak kısa sürüyor. Ayrıca oyuncakların gelişi güzel dizilmemesi ve bir sepetin içine doldurulmaması da önemli. Oyuncaklar kullanımlarına yada özelliklerine göre gruplanarak teşhir edilmeli. Sepet içindeki oyuncaklar karmaşa yaratıyor ve çocuğun odaklanma gücünü azaltıyormuş.

Çevre hazırlanırken çocuğun gelişimi ve duyarlılığı göz önünde bulundurulmalı. Azra artık çok daha bilinçli, yürüyor, oyun oynuyor, her şeyi keşfetmeye çalışıyor.  Bu sebeple odasında değişiklikler yaptık. İşte odamızın son hali...
Masa ve sandalyelerimiz İkea'dan. Teyzemiz ve anneannemizin hediyelerinde biri. Boyu bizim kıza uzun geldiği için babamız kısalttı. Kendi kendine oturup kalkmasına bayılıyorum :) Eline bir oyuncak alınca getiriyor masaya koyuyor, sonra güzelce oturuyor ve oynuyor :) Karşıda görünen alçak yatak ise yukarıda bahsettiğim, gündüz yatmalarında ve oyunlarında kullandığımız eski yatağımız :) Azra doğmadan önce ona yastıklar yaptırıp kılıf diktirmiştim. İyi ki de yaptırmışım, çok kullanıyoruz. Oyuncak piyanomuz amcamızın hediyesi. Azra çok seviyor ve çok güzel vakit geçiriyor. Birde vurunca çalan bir davulumuz var. O da hediye. Kızımla orkestra kuruyoruz :)

Alçak olan rafı karton kutuyu kesip kaplayarak yaptım. Çok sağlam değil ama iş görüyor. Uzun rafı kitaplık olarak başka bir odada kullanıyorduk fakat kızımın daha çok işine yarayacağını düşündüğümden onun odasına aldım. Montessori raf etkinliklerimizi oraya koyuyorum. Aslında böyle uzun olmaması gerekiyor, Azra'nın tüm raflara ulaşabilmesi gerekiyor fakat elimdeki imkanlar bu şekilde. Zaten üst raflara onun kullanacağı şeyleri pek koymuyorum. 

Raflarımızın şuan ki durumu böyle. Etkinliklerimiz sürekli değişiyor. Sonraki yazılarda etkinliklerimizden uzun uzun bahsedeceğim.

Odamızın diğer tarafında ise dolaplarımız duruyor. Azra'nın en sevdiği şeylerden biri de çekmeceleri boşaltmak olduğundan sürekli bir şeyler katlıyorum :) 

Günümüz çoğunlukla burada geçiyor ve günde en az 10 kere darmadağın olup toplanıyor :) Dağınıkken de odaya girmiyor hanımefendi :) Toplu odayı dağıtmayı seviyor :) Kızım oynasın ben hep toplarım...

Montessoriyle Azra çok mutlu, biz daha mutlu :) :)




Devamını Oku »

18 Kasım 2014 Salı

Kızım 1 Yaşında :)

Ve küçük hanım artık 1 yaşında :)


Ne çabuk geçti zaman yahu.... Onu ilk gördüğüm an gözümün önünden gitmiyor. Sanki daha dün aldım kucağıma o fal taşı gibi açılmış gözlerle bana bakan küçücük, bembeyaz yavrumu... Öyle küçük, öyle güzel ve öylesine benim... 

Neler değişti bu bir yılda... 
Öncelikle hayata bakış açım değişti. Çok duygusallaştım. Artık acıklı film izleyemiyorum, müzik dinleyemiyorum, haberlere katlanamıyorum. Bir anne yada babanın çocuğuna kötü davrandığını görünce ağlayasım geliyor. Üzgün bir çocuk görmek bile beni üzmeye yeterken bir hiç uğruna öldürülen çocuklar olduğunu bilmek beni kahrediyor.
Sohbet konularım değişti. Sürekli çocuk gelişiminden, Montessori'den, etkinliklerden, oyunlardan, oyuncaklardan vs. bahsetmek istiyorum.
Her sabah kalktığımda öncelikle elimi yüzümü değil, bebeğimin poposunu yıkıyorum :)
Gece uyurken kıpırdamıyorum ve üstümü örtemiyorum. Hanım efendi sıcağı sevmiyor. 
Çok hızlı yemek yiyorum ve genelde yediğimden bir şey anlamıyorum.
Ev temizliğini ve yemeği sadece tek elimi kullanarak yapmayı öğrendim. 
Sürekli ev topladığım halde evim hep dağınık. Her an bir oyuncağın üzerine basma korkusuyla evde daha dikkatli yürüyorum. 
Dışarıya çıkarken el çantası yerine kocaman bir sırt çantası taşıyorum.
TV izlemiyorum.
Tatlı, börek gibi zaman alıcı ve olmasa da olur yiyecekler yapamıyorum. Çorba ve ana yemeği anca yetiştirebiliyorum.
Hiç canım sıkılmıyor.
En stresli anlarımda bile kızım beni güldürebiliyor.
Dünya'ya geliş amacımı bulduğumu hissediyorum.
Her hangi bir işte çalışma düşüncesi beni çok korkutuyor, evimde çok mutluyum.
AVM'ye gittiğimde sadece bebek kıyafeti ve oyuncak mağazalarına girmek istiyorum.
Pazarda, kırtasiyede ve ucuzlukçularda sürekli olarak kızıma etkinlik yapabileceğim malzemeler bakıyorum.
Eşimin çok tatlı bir babaya dönüşmesini izlemek beni çok mutlu ediyor :)
Ailemin ve arkadaşlarımın artık beni değil kızımı görmeye gelmelerine alıştım, içerlemiyorum :)
En önemlisi hayatın her anından keyif alıyorum ve anneliğimi doyasıya yaşıyorum.

Peki bizim 1 yaşındaki cadı prensesimiz neler yapıyor?
Öncelikle artık yürüyor :) İlk adımını 11 aylıkken attı, düşe kalka yılmadan çabaladı ve yaşını karşıladı :)
Yürümesiyle birlikte çok bir şey değiştiğini söyleyemeyeceğim. Öyle oradan oraya koşturan bir bebek değil çünkü. Yine etrafımda, yine beni al diye bacağıma yapışıyor. Sadece peşimden daha hızlı geliyor :)
Daha sosyalleşti, bizimle kelimeler kullanmadan sohbet ediyor :)
Müziğe karşı çok duyarlı, en küçük bir ritim duysa oynamaya başlıyor.
Yemek yememeye devam. Hazırladığım tüm yemekleri sadece tadımlık miktarlarda yiyor. Kahvaltıyı nispeten daha düzgün yapıyor. 
Kendi kendine çok güzel oyunlar oynuyor ama ben yanındaysam. 
Çekmecelere ilgisi devam ediyor, her an farklı bir çekmeceyi boşaltılmış olarak bulabiliyorum.
Dışarı çıkmayı ve parka gitmeyi çok seviyor. Dışarıda yürümeyi pek sevmiyor genellikle kucağıma çıkmak istiyor.
Çekirdek aile olarak oyun oynamaya bayılıyor :)

1 yaşında olunur da doğum günü partisi yapılmaz mı? Yaptık hemde çok güzel oldu :) Annem, kız kardeşim, erkek kardeşim ve görümcem taaaa uzaklardan geldiler, iyi ki geldiler. Onlar olmasaydı kendimi çok yalnız hissederdim. Dostlarımız da bizi yalnız bırakmadılar. Hepsini çok seviyoruz.

Parti planlarına aylar önceden başladım. Tema olarak kelebek seçtim, sebebini bilmiyorum :) Hoşuma gitti :) Süslerin hepsini önceden kendim hazırladım. Odayı süsleme de ise annem, eşim ve kardeşlerim yardımcı oldular.

Çok renkli olsun istedim. Öyle de oldu :) Masanın arkasındaki duvar için krapon kağıdıyla çiçekler ve kelebekler yaptım. "Azra Hira 1 Yaşında" yazısını da eva üzerine krapon kağıdı yapıştırarak oluşturdum. Tavana renkli balonlar yapıştırdım, uçlarına rafya bağladım.

Vitrinler ve TV ünitesinin olduğu kısmından televizyonu çıkararak resim çekilme köşesi oluşturduk. 3 aylıkken Azra'nın aylık resimlerini çekmeye başlamıştım. Bu resimleri küçük mandallarla ipe tutturarak duvara astık. Üzerini çekirdek aile resmimiz ve balonlarla süsledik. TV ünitesinin üzerine büyük yastıklar koyduk. Çerçevemizin ana hatlarını Arzu ablam hazırlayıp getirdi. Ben üzerini çiçekler, kelebek ve keçelerle süsledim. Çok güzel oldu :)


Misafirlere hediye etmek üzere keçeden çerçeveler yaptım. İçlerine Azra'nın farklı resimlerini koydum.

Azra'nın 18. yaş doğum gününde, ona hediye olarak verilmek üzere bir kutu yaptım. Herkes ona mektup yazdı ve içine attı :) Hiç birini okumadım ve okumayacağım. Allah nasip eder ve o günleri görürsek, çok güzel bir hediye olacak :)

Menümüz çok güzeldi, ama ben sadece renkli bezeleri yaptım :) Komşularım, kız kardeşim, kayın validem sağolsunlar benim bir şey yapmama gerek kalmadı. Ayrıca servisi de kız kardeşim ve görümcem yaptı. Ben öyle ortalarda dolandım. Emeği geçen herkese ve özellikle kız kardeşime canı gönülden teşekkürlerimi iletiyorum. Ellerinize sağlık. 

 İşte benim çekirdek ailem...


Azra'nın anneannesiyle oynarken pastaya düştüğü an :) Partimizin unutulmaz bir anısı olacak :)

Ve canlarım... Onlar yanımızda olamasaydı çok mutsuz olurdum. Onları çok seviyorum... Ve tabii yanımızda olan ve resmini koyamadığım tüm dostlarımıza sonsuz teşekkürler...  İyi ki varsınız...

Ve meleğim... Gözümüzün önünde büyüyorsun. O kadar tatlısın ki... Bakışların yüreğimi yakıyor. Sana her baktığım da şükrediyorum. Allah'ım seni korusun. 

İyi ki babanla evlenmişim ve iyi ki seni doğurmuşum. Sizi çok seviyorum... 













Devamını Oku »