20 Aralık 2017 Çarşamba

Hoş Geldin Nildeniz


Bu yazı en minik meleğim Nildeniz için...
Güzel kızım, hayatımıza hoş geldin. Biraz geç bir hoş geldin oldu ama anca kendimi toparlayıp da buraya yazabiliyorum. Sen şu an 5 aylık tatlı mı tatlı, şirin mi şirin, muhteşem bir bebeksin. Güldüğünde gözlerinin taaa içi gülüyor, ağladığında sanki bir uzvun kopmuşcasına bütün ruhunla ağlıyorsun. Bu halinle insanoğlunun en doğal yönünü gösteriyorsun bize. Aslında tüm bebekler de böyle. Bozulmamış bir ruh. Duygularını olduğu gibi yansıtan, tertemiz ve saf.
Öncelikle sana isminin hikayesini yazayım çünkü çok zor koyduk ismini :) Kız olduğunu öğrendiğimiz andan itibaren ismin ne olsun diye düşünmeye başladık. Ablan Deniz olsun diyor, başka bir şey demiyordu. Ben de baban da hiç yanaşmadık. Ben o kadar fazla isim önerdim ki anlatamam. Doğa, Asya, Güneş, Işık bunlardan sadece bir kaçı. Baban hiç birini beğenmedi.  Ama ablan ısrarla her gün Deniz demeye devam etti. Hatta bir sabah kalktı ve "Anne acaba babam artık Deniz ismini sevmiş midir?" diye sordu bana.  En sonunda acaba Nildeniz mi olsa diye bir öneri attım ortaya. Herkes beğendi ama emin değildik. Doğdun, iki haftalık oldun ben hala Işık olsun Güneş olsun deyip duruyordum ama ablanın tutturması ve hepimizin ortak kararı ile adın Nildeniz oldu :) 
Gelelim seni sana anlatmaya. Bu hallerini hep unutacağımı biliyorum çünkü ablanda bunu deneyimledim. Yazılar, resimler, videolar olmasa, her şeyi unuturdum eminim. Buraya yazmayı çok önemsiyorum çünkü ne kadar büyürsen büyü, nerede olursan ol, bu bloğu bulup okuyabilirsin diye düşünüyorum. Tabii ileride nasıl bir teknoloji olacak, bloglar kalacak mı o da var :) Şimdilik elimden gelen bu. 
Artık oyunlara başladın. Aslında sen daha anne karnındayken başlamıştın bizimle evcilik oynamaya :) Ama şimdi aktif olarak oynuyorsun. Cee yapmaya başladın mesela. Çok çok keyif alıyorsun. Geçen gün ablanla top bile oynadınız :)
Henüz sadece anne sütüyle besleniyorsun, çok şükür. Sağlığın sıhhatin gayet yerinde. Ablanla yaşadığımız hastane maceralarını seninle yaşamadık. Burun akıntısıyla geçiştiriyoruz şimdilik gripleri.  Sen de bir kere kafa üstü düştün :( Ama girilemeyecek bir deliğe yastıktan tırmanarak girdiğin için sıkışarak yavaşladın ve hasarsız atlattın. Hala daha 4 aylık halinle o reflü yastığına nasıl tırmandığını anlamış değilim. Zaten 10 günlükken yüz üstüyken sırt üstü dönmüşlüğün var(kamera görüntüleriyle).
Ablanla yüreğimi eriten bir ilişkiniz var. O seni çok seviyor, sen de ona çok gülüyorsun. İlk kahkahalarını ona bakarak atın mesela :)  Umarım hayatınız boyunca hep böyle güzel bir ilişkiniz olur.
Sana bir kaç parça yeni doğan kıyafeti hariç hiç yeni bir şey almadım. Gelen hediyeler, ablanın küçülenleri, eski çıngıraklar, ablanın salıncağı, bebek arabası vs. yetiyor şimdilik. Bayağı ekonomik bir bebek oldun :) 
Doğduğundan beri geziyorsun. 15 günlükken kısa mesafe de olsa minibüse binerek ilk toplu taşıma aracı deneyimini yaşadın. İlk uzun yol ve tatil maceranda 30 günlüktün. Denize ayaklarını soktum ve çığlığı bastın :) Sahildeki teyzeler bana öyle bir bakış attılar ki, eyvah dedim alacaklar çocuğu elimden. 40 günlükken Kazdağları'nda Hasan Boğuldu göletine gittik seninle. Kırkın da bayağı güzel uçtu anlayacağın :)  İki aylık olmamıştın ki arabayla İstanbul'dan Tokat Niksar'a, oradan da Kayseri'ye gittin ve düğünlere de katıldın :) Tam 3 aylıkken de Şile Sahil Kamp da bir gecelik kamp deneyimin oldu. Ateş başında keyif yapmışlığın var :) Geçenlerde Büyük Ada'yı bisikletle turladık ailecek. Bisikletin önüne takılan küçük bir koltuğa oturdun ve her şeye dikkatli dikkatli baktın. Bizi durdurup resim çekilmek isteyenler bile oldu :) Doğuştan gezgin bir kızsın anlayacağın :) Bunlar dışında da ablan sağ olsun, sürekli park bahçe geziyoruz. Çok şükür ki dışarıyı çok seviyorsun. Araba koltuğuna itirazın var, yok değil ama alınmayacağını bildiğinden sanırım bir iki ağlayıp susuyorsun. Zaten Allah bozmasın çok ağlayan bir bebek değilsin, hatta çok gülen bir bebeksin. Hiç kimseyi yabancılamıyor, istinasız sana her gülene gülüyorsun. Sevgi dolu miniğim benim...
Şimdilik işte böyle durumun... Sanki bütün macera baştan başladı. Çoğu bakımdan benzer ama tamamen ayrı bir macera bu. Kim olduğunu keşfederken yanı başında olacağımız bir küçük mucize daha. Sana her baktığımızda şükrediyoruz babanla. Sen de ablan gibi bizim aziz bir misafirimizsin. 

Tekrar hoş geldin kuzum.

Not: Görsel alıntıdır. 

Devamını Oku »

1 Aralık 2017 Cuma

Merhaba...


Uzun zamandır buraya tekrar yazmak istiyorum . Şu an sahil kenarında otururken neden şimdi yazmıyorum dedim ve işte karşınızdayım.
Çok çok uzun zaman oldu Nereden başlasam bilmiyorum.
Öncelikle artık iki kız annesiyim. Minik kızım Nildeniz  şu an 4 aylık,  ablamız Azra ise 4 yaşında. 
İki çocuklu hayat nasıl diye sorarsanız karmakarışık diyebilirim. Hem duygusal olarak hem de fiziksel olarak karmaşık bir süreç. Özellikle İlk 3 ay dengeleri sağlamaya çalışırken psikolojik olarak zorlandım. Şu anda da durum çok farklı değil aslında bir gün dünyanın en mutlu annesi iken, ertesi gün hiçbir şeye yetişemiyorum diye karaları bağlayabiliyorum. Yine de halime şükrediyorum çünkü Nildeniz uslu bir bebek. En azından gece uykuları güzel. O da bir anne için kurtarıcı zaten. Hayatımda değişen sadece çocuk sayım değil tabii.  Düşüncelerim sürekli değişiyor. Artık şehir hayatından memnun değilim, gitmek istiyorum ama nereye nasıl hiçbir fikrimiz yok. Daha doğal şeylere yönelmeye başladım. Sadelik önceliğim olmaya başladı. Eşyalarımı, işlerimi azaltmaya çalışıyorum. Saçlarımı bile kestirdim 🙈
Daha rahatım mesela. Aslında eski rahatlığım bile fazlaydı da şimdi daha da rahatım. Ne yapayım başka çare yok. Zaten Nildeniz nasıl büyüyor pek anlayamıyorum. İki çocuk zor ikinci çocuk kolay diye okumuştum bir yerde. Benim için gerçekten öyle 😊
Böyle bir giriş olsun yeni yazı dönemime 😊

Devamını Oku »