10 Aralık 2015 Perşembe

Ben Bir Anne Doğurdum!

Blog yazmaya karar verdiğimde bir isim bulmam gerekiyordu. Aklıma ilk gelen isim bu oldu; Ben Bir Anne Doğurdum. Eşimle paylaştım, beğenmedi. Çevreme sordum beğenmediler. Emin olamadım ben de, kara kara düşündüm. Ay kaç gün isim aradım, en sonunda yazmayacağım ya daha isim bulamıyorum diye triplere girdim. Sonra bir tane buldum; Anne Koş Peşimden. Hatta açtım bu bloğu. Baktım baktım bir kaç gün,...
Devamını Oku »

3 Aralık 2015 Perşembe

Öğrenme ve Merak

Öğrenmek ve öğretmek... İlk okul ve lise yıllarına şöyle bir göz atalım... Toplumsal algımız her öğrenmede bir öğretenin olması gerektiği yönünde... Bir şey öğrenmek için mutlaka birine ihtiyaç duyuyoruz. Bu birileri büyük ihtimal ile bizim kendimize ait öğrenme şeklimizi bilmediğinden ve öğrenmek için bir ihtiyaç duymadığından, kendi bildiği yöntemle bir takım bilgileri kafamıza sokmaya çabalıyor....
Devamını Oku »

25 Kasım 2015 Çarşamba

Değişim!

"Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz" Herakleitos Lisede felsefe öğretmenim açıklamıştı; 10 saniye aralıkla aynı nehire girseniz de ne o nehir aynı nehir ne de siz aynı sizsiniz. Hayatta her şey her an bir değişim içindedir. Karşımıza çıkan fırsatlar o an içindir, ertelediğimizde aynı sonucu alamayız.  Bu aralar tam anlamıyla bunu hissediyorum. Aslında Azra doğduktan sonra bir günümüz bir günümüze...
Devamını Oku »

7 Kasım 2015 Cumartesi

Kuzum İki Yaşında

Uzun zamandır yoktum ortalarda... Önce bunun sebebini anlatayım.  Annelik his işidir. Buna hep inandım. Zorda kaldığımda hep hislerime güvendim. Çünkü akıl bir yere kadar götürüyor.  Yaklaşık iki ay önce Azra'ya bir şeyler olmaya başladı. Önce hırçınlaştı. Evde bir şeyleri döküp saçmaya ve zarar vermeye başladı. Her şeye ağlar oldu. Sonra altına çiş kaçırmaya başladı. Kaka problemimiz...
Devamını Oku »

29 Eylül 2015 Salı

Montessori-Mini Ev Okulu / Raf Etkinlikleri - 22 Ay/2

Atık sık sık yazı yazamaz oldum. Azra'cım sağolsun uyku saatleri dışında saniye boş kalamıyorum ki! Uyuyunca da yemekmiş temizlikmiş uğraşıp duruyorum. Bir koşturmaca şeklinde geçip gidiyor hayat. Raflarımız dolu aslında, yazılacak şeyler de birikti! Bir yerden başlayayım.  Raflarımızda bu hafta çok tatlı üç tane tırtıl vardı :) Bozuk para yardımıyla çok kolay çizip boyadım ve renkli...
Devamını Oku »

18 Eylül 2015 Cuma

"Oyun Çocuğun İşidir" Maria Montessori


Oyun, oyun, oyun...

Çocuk için oyun çok önemli demeyeceğim çünkü onun için hayat oyundan ibaret! Sokakta yürümek, koltukta oturmak, tuvalete gitmek bile birer oyun! Bunun farkında olmak çok önemli çünkü çocuk bu oyunlar sayesinde hayatı tanıyor, kendini tanıyor, çevreyi tanıyor, iyiyi kötüyü öğreniyor, davranış kazanıyor vs vs... Ne kadar engelsiz oyun oynayabilirse kendini o kadar geliştiriyor. 

Oyunun en önemli unsurları özgürce ve kendiliğinden yapılıyor olması. Yani çocuğu yönlendirerek yapılan davranışlar onunla oyun oynamak değil onu oynatmak oluyor ki çocuk bundan pek hoşlanmıyor! Mesela çocukla oynarken al şimdi bebeği uyut, bebeği yedir, hadi şimdi yıka demek doğru değil! Bunun yerine oyun oynayan yetişkin bebeği kendi uyutma, yedirmeli, içirmeli ki çocuk bunları görsün ve taklit ederek uygulasın. 

Oyun hareket becerilerini, konsantrasyonu, dengeyi, el göz koordinasyonunu ve duyuları da geliştiriyor. Yani o bilinçsizce koşuşturuyormuş gibi görünen çocuğun aslında önemli bir işi var, bedenini tanıyor ve geliştiriyor! Bu aralar Azra da sürekli atlamalı, zıplamalı oyunlar istiyor. Koltukların üzerinden yere atlıyor. Bu içerisinden gelen itici güçle oluyor biliyorum ve elimden geldiğince engellememeye çalışıyorum. Tabii tehlikeli durumlarda uyarıyorum yada engelliyorum. Özellikle parka götürmek çok önemli. Yalnız parkta da ne ile oynayacağını yada ne ile vakit geçireceğini kendi seçmeli. Çocuk o gün sadece kumla oynamak istiyorsa, gel seni sallayayım, ay şuradan da kay, yok buna bin gibi müdahaleler çok gereksiz. Çocuğu serbest bırakınca zaten o parktan alacağını alıyor. 

Oyunun önemli bir özelliği de sosyalleşme sağlaması. Çocuklar oyun yoluyla birbirleriyle etkileşime geçiyorlar. Bir oyuncak için yapılan mücadele bile sosyal iletişim becerilerini geliştiriyor. Oyunlarda kuklaları konuşturmak, hayvanları konuşturmak yoluyla doğru davranışların tanıtılması da yine sosyal hayata katkı sağlıyor. Ayırca çocuk yaşamın kurallarını oyun yoluyla öğreniyor. Adaleti, hakkı, sıra beklemeyi, saygılı olmayı vs. 

Oyun denilince bir de oyuncak konusu var tabii. Günümüzde oyuncaklar o kadar fazla ki insan hangisini alsın hangisini almasın şaşırıyor! Ben bu konuda çuvalladım sayılır. İlk başta çok oyuncağımız yoktu ama sonradan kendi heveslerime yenik düşerek bayağı bir oyuncak doldurdum evi! Şu anda gelin görün ki Azra bebekler dışında hiç bir oyuncağa ilgi göstermiyor. Varsa yoksa raf etkinlikleri bir de raflarına koyduğum ahşap oyuncaklar! Süreç bana gösterdi ki oyun için oyuncak gerekli değil! Hatta şu basılıp ses çıkaran abidik gubidik oyuncaklarla oynamak oyun bile değil bence, zaman geçirmek sadece! 

Bir süredir Azra'nın oyun davranışlarında belirgin farklılıklar gözlemliyorum. Aslında oyun davranışları ile ilgili farklı sınıflandırmalar var ama ben kendi gözlemlerimden bahsedeceğim. Azra ilk başlarda keşfetmeye yönelik oyunlar oynuyordu. Yani bir şeyleri alıp fırlatma, yere vurma, ısırma, itme, çekme gibi... Sonra başkalarının oyunlarını gözlemlemeye başladı. Ben bir şey yaptığımda dikkatlice bakıyor sonra bir gün yaptığımı tekrarlamaya çalışıyordu. Başka bir çocukla olduğunda onu inceliyordu. Sonra başkalarının oyunlarına katılmaya başladı. Yani ben kule yaparken gelip yıkmak yerine, o da bir küp koyuyordu. Ya da bebeklerle oynuyorsam o da bir bebek alıp sallıyordu. Şimdi ise o oyun kurmaya başladı. Yani benim daha önce yapmadığım ve anlayamadığım şeyler yapıyor. Mesela küpleri değişik şekillerde dizip bir şeyler yapıyor, anlayamıyorum ne yaptığını. Kendi kendine vakit geçirebilmeye başladı. Tabii bu çok uzun sürmüyor!


Bir de baştan beri bebeklere çok düşkün Azra. Sanırım bebekleri kendinin bir parçası gibi algılıyor. Mesela ben bebeği alıp kucağımda dans ettirdiğimde çok mutlu oluyor. Bu yüzden bebeklere çok iyi davranıyoruz. Azra nasılsa onlar da öyle :) Yemek yerler, uyurlar, oynarlar. Bazen Azra bilerek onları bir yerden düşürüyor mesela ağlatıyor ve nasıl davranacağımı gözlemliyor! Şevkatli bir şekilde kucağıma alıp sarılırsam çok mutlu oluyor. 


Yeni favorilerimizden biride kartondan yaptığım şu küçük kula evleri. Sıkılmadan 1 saat benim o kuklaları oynatmamı izleyebiliyor! Kendi de katılıyor. Onları ve hatta tüm hayvanlarını kapıdan geçiriyor, camdan baktırıyor, uyutuyor, oyun oynatıyor. Bir de kalemle kartonun üzerine bir şeyler çiziyor. Yatak çiziyormuş mesela, çizip üzerine yatırıyor kuklayı, şiişşşt diyor. Anlayamadığım bazı şeyler de yapıyor çizip çizip :) Bu kadar basit bir şeyi böyle çok sevdiğini görünce o bir sürü paralar bayıldığımız oyuncakları fırlatıp atasım geliyor! Zaten artık oyuncak almadan önce kılı kırk yarma kararı aldım. Gerçekten gerekli olduğunu düşünmediğim hiç bir oyuncağı almayacağım! Buraya da yazayım da geri adım atmayayım :) Hakikaten oyuncakçıya girince Azra değil ben kendimi kaybediyorum :)

Aslında oyunla ilgili yazılacak çok şey var ama Azra uyurken bu kadarını yazabildim bu günlük :) Bir daha ki yazımda görüşmek dileğiyle...


Devamını Oku »

3 Eylül 2015 Perşembe

Montessori-Mini Ev Okulu / Raf Etkinlikleri - 22 Ay

Ne kadar oldu görüşmeyeli sevgili bloğum? Başıma gelenleri sosyal medyada paylaştım, burada bir daha yazmayacağım. Neyse şükür kavuşturana... Bu süreçte bayağı etkinlik yaptık aslında ama resimlerin bir kısmı kayboldu. Olanlardan paylaşacağım. Öncelikle odamızı değiştirdim. Büyük yatağı çıkardım, canlı çiçekler getirdim ve pencerenin önünü açtım. Güneş ışığı alan ferah ve geniş bir oda oldu...
Devamını Oku »

18 Ağustos 2015 Salı

Kirlenmek İhtiyaçtır!

Çocuklar doğdukları andan itibaren dünyayı keşfetmek ve anlamlandırmak için bitmek tükenmek bilmeyen bir çaba içerisine giriyorlar. Yetişkinlerin anlamlandıramayacağı şekilde tüm eşyalara dokunmaya, ağızlarına almaya, burunlarına sokmaya, fırlatıp ses çıkarmaya çabalıyorlar. Öyle bir enerjileri var ki; neredeyse tüm gün hareket halindeler. Bütün bunları içlerinden gelen karşıkonulmaz bir dürtü...
Devamını Oku »

Anne-Kız Açık Hava Etkinlikleri Vol.1 :)

Havalar çok sıcak, dışarıyı bırak balkona bile çıkamıyoruz. Ben çamaşır asarken bile Azra içeride bekliyor, yerler sıcak diye :) Çocuk evde bunaldı resmen. Tabii ben de! Geçen sabah erken kalktım baktım hava çok güzel, hafif serin. Hemen bir kaç krep yaptım, yedek kıyafetli ve etkinlikli bir çanta hazırladım, kuzuyu kaptım, kendimi çimenlere attım. Çimenler henüz nemliydi, mis gibi toprak...
Devamını Oku »

13 Ağustos 2015 Perşembe

Minik Sanatçı

 Uzun zamandır Azra ile sanat çalışmaları yapamıyorduk. Çünkü ya boyayı yiyordu, ya hamuru. Kalemleri gözüne sokuyor, kağıtları yırtıp atıyor, duvarları, koltukları boyuyordu. Sürekli uyararak etkinlik yapmak istemediğimden bir süre uzak tuttum onu boyalardan, hamurlardan. Geçen gün kırtasiyede çevir aç mum boya gördüm. Çok beğendim, bunu yiyemez diye aldım. Hakikaten yemedi ve çok sevdi :)...
Devamını Oku »

6 Ağustos 2015 Perşembe

Montessori-Mini Ev Okulu / Raf Etkinlikleri - 21 Ay/ Eşleştirme - Ayrıştırma

Raf etkinliklerimizde bu hafta eşleştirme ve renk ayrıştırma faaliyetlerine ağırlık verdim. Azra bu tarz etkinlikleri pek sevmiyordu ama yeni yeni ilgilenmeye başladı. Ben de bunu fırsat bilerek aklımdaki bir kaç şeyi hazırladım.  Bu ne zamandır aklımda olan bir etkinlik, tabii yaparken aklımdakine yeni yeni şeyler de ekliyorum, sonuç daha güzel oluyor. Renk ayrıştırma, daire şeklini...
Devamını Oku »