15 Mayıs 2015 Cuma

Hoşgeldin 2 Yaş Sendromu

Bunu bu gün tam anlamıyla fark ettim. Azra resmen 2 yaş sendromu denilen döneme girmiş durumda. Aşırı derecede döküp saçma, yapılmaması gereken şeyleri yapma, her şeye itiraz etme, her şeyi ağlayarak isteme, uzun uzun ağlama gibi davranışlar günlük hayatımızı felç etmiş durumda.

Tam olarak ne zaman başladı bu durum bilmiyorum ama bu gün tam çıldırmanın eşiğine gelmişken anladım durumu. Bu hal normal bir hal değil! Aslında bu konuda daha önce çok okumuştum ama başına gelmeyince insanın okudukları da bir kulağından giriyor diğerinden çıkıyor. Dolayısıyla bir araştırma daha yaptım. 

Nedir bu iki yaş sendromu, hastalık mıdır? Hayır, tam aksine gayet sağlıklı bir gelişim sürecidir. Çocuk artık bir birey olduğunu ispat etmek istemektedir. Anne ve baba dışında kendisinin de yapacağı ve yapmayacağı şeylerde söz hakkı olduğunu fark eder. Bağımsızlaşmaya ve kişiliğini ortaya koymaya çalışır. Kendini diğer kişilerden ayırır, ben algısı gelişir. Çocuk bu dönemde anne ve babasını özgürlüğüne müdahale eden kişiler olarak görebilir ve mücadele içine girebilir. İstediği şeyleri bile ailesi teklif ederse mücadeleye girip reddedebilir.

Peki bu minik insanların kendilerini ispatlamak için yaptıkları çılgınlıkları biz nasıl karşılayacağız? İşte bu kısım biraz sorunlu. Ne zaman nasıl davranmamız gerektiğini her zaman bilemeyebiliyoruz. Mesela ben bu gün gereksiz tepkiler verdiğimi ve süreci doğru yönetemediğimi fark ettim. Hakikaten sabrımın sınırlarında dolaştım, kendimi çaresiz hissettim ve pes ettim. Aslında bu çok normal. Çünkü gündelik hayatta tek uğraşımız çocuk değil maalesef :( İş, güç, yemek, temizlik, bulaşık, çamaşır, ütü, eş dost, misafir derken zaten akşamı zor ediyoruz. Bir de bütün bunların yanında çocukla kaliteli zaman geçirmeye, etkinlik yapmaya, yeni yeni oyunlar üretmeye çabalıyoruz. Biz tüm bunları yaparken minik kuzumuz da uslu uslu oturup bizi beklemiyor tabii ki. 

Çözüm; tepkisellikten kurtulup sakin kalabilmek... Peki nasıl başaracağız? 

Öncelikle bunun normal bir süreç olduğunu kabullenmek gerek. 18 ile 36 ay arası çocukların büyük çoğunluğunda görülen davranışlar bunlar. Yalnız değiliz yani... Aslında bir bakıma sevindirici bir durum. Minik bebeğimiz artık bağımsız bir birey olma yoluna girdi. Onun bu çabasını takdir edip desteklemeliyiz.

İnatçı çocuk yoktur, inatçı ebeveyn vardır, der Adem Güneş. İnat etmemek ama kararlı ve tutarlı olmak gerek. Mesela çocuk bakliyatlarla oynamak istedi. Eğer ağladığında müsaade edecekseniz hiç ağlatmayın, verin! Yok eğer onları yutar diye korkuyorsanız ve asla vermeyi düşünmüyorsanız, "Hayır kızım, bunlar senin için tehlikeli, veremem" diyerek kararlılığınızı gösterin. Ne kadar ağlarsa ağlasın, kendini yerlere atsın, ilgilenmeyin. Ağlamasının bir anlam ifade etmediğini gösterin. Bağırıp çağırmaya gerek yok. Bu iktidar mücadelesidir ve kararlılıkla üstesinden gelinebilir.

Bu dönemde çocukla kısa ve net bir şekilde konuşmak gerek. Mesela masanın üzerine çıkmak istiyor, "Çık çık, oradan düş de gör bakalım başına neler gelecek" derseniz çocuk bunun çıkma demek olduğunu kavrayamaz. Net olarak "Kızım masaya çıkma" demeniz gerekir. Tabii bunu dedik diye hemen masadan inecek değil :) Kararlı ve sabırlı olmak gerek.

Çocuğu fazlaca engelleme, kısıtlama, koruma ile bunaltmamalıyız. Unutmamalı ki onlar için her gördükleri şey yeni ve heyecan dolu. Minik elleriyle dokundukları her yeni şey ile dünyaları genişliyor. Mümkün olduğunca rahat olmalı ve keşfetmesine izin vermeli. Tabii ki tehlikeli durumlarda da kararlı bir şekilde engellemeliyiz.

Şartlı cümlelerden de kaçınmak gerek. Mesela "Yemeğini yersen, parka gideceğiz" ya da "Şimdi uyursan yarın sana oyuncak alacağım" gibi. Bunun yerine öneriler sunmak gerek, mesela "Makarna mı yemek istersin, çorba mı?" ya da "Uyumak istemiyorsan bir kitap daha okuyabiliriz" gibi.

İyi güzel de biz bunları o an nasıl yapacağız? İşte benim kafamı kurcalayan soru da bu. Aslında hepsini biliyorum ama tam anlamıyla uygulayamıyorum, çoğu zaman kendimi kızgınlık içinde buluyorum. Sanırım olayın tam farkında olmamakla da alakalıydı. Bu kız niye böyle yapıyor diye düşünüp işin içinden çıkamıyordum. Oysa ki benim minik meleğim birey olma yoluna girmiş de annesine meydan okuyormuş :) Yerim onun atarlarını :)

Bundan sonra daha dikkatli olacağım, prensesime söz veriyorum :)







Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

3 yorum:

  1. yazınızda büyünüyle kendimi buldum:)) kendi duygularımı, çıkmazlarımı, düşüncelerimi.. çok güzel olmus ellerinize saglık;)

    YanıtlaSil