13 Şubat 2015 Cuma

Toprak ve Su

Ah yaa...  Ekip biçebildiğim, meyve ağaçlarıyla dolu, bir köşesinde tavuklar beslediğim bir bahçenin içinde küçük bir evim olsa... Kızım toprağın kokusunu alarak, ağaçlara tırmanarak, tavukları yemleyerek büyüse... Kendi emeğimle büyüttüğüm mis gibi kokan domateslerim olsa... Dut ağacının üstünde kızımla sohbet ederek karnımızı tıka basa doldursak... Eşim bahçıvanını giyip bahçede çapa yapsa, kızım ona su götürse... 

15 katlı, her tarafı betonla çevrili bir binanın 8. katından kurduğum hayaller... Şimdilik bayağı imkansız görünüyor... Yine de umudum var, bir gün olacak...

Kızımın ayağı toprağa basamıyor diye üzülüyorum gerçekten. Ben de apartman çocuğuyum ve hep "Anne neden bizim köyümüz yok?" diyerek büyüdüm. Çok özenirdim köye giden arkadaşlarıma. Kızım da benim gibi hisseder mi acaba? Gerçi köye gidenlerin sayısı da azaldı. Belki bilmez bile köy ne! Neyse ya... 

Geçen gün Arzu ablayla (daha önce kendisinden bahsetmiştim) konuşurken Eylül Ada'nın toprakla çok severek oynadığından bahsetti. Benim daha önce aklıma gelmemişti. Hemen Azra'ya evde toprakla tanışma fırsatı oluşturdum. 

Toprağın yanında su da verdim çünkü suyla oynamayı çok seviyor.

Toprak ile oynamayı çok sevdiğini söyleyemeyeceğim. Daha çok su ile ilgilendi. Toprağa dokunmak istemedi. Minik kürekle kapları doldurmayı ve toprağı suyla karıştırmayı tercih etti.

Eline toprak yapıştığında resmen iğrendi! Hemen yıkamamı istedi, çok titiziz :)

Ben de oyuna dahil oldum tabii, son halimiz bu şekildeydi :)
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

2 yorum:

  1. şimdiye kadar o kadar renkli eğlenceli şeyler yaptırdınız ki... çocukda tabi kara çamur gibi bişey görünce bi tuhaf oldu... ömür boyu rengarenk neşeli çamurdan uzak bi ömrü olsun:)

    YanıtlaSil